|
|
Baslarken / Secim sonrasi / Almanci - Yerli / Sariyahsi Adliyesi / Meclis Notlari / Kutsal Yolculuk: Hacc |
GERÇEK BİR YAŞAM HİKAYESİ (11.08.05) |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
İSLAMİ (!) HOLDİNGLER (24.07.2005) İlk önce yazımında başlığını da oluşturan “İslami Holding” kelimesinin ne kadar doğru bir ifade olup olmadığının altını çizmek istiyorum. Bir takım girişimci insanlarımız gerek Yurtiçinde gerekse Yurt dışında çalışan gurbetçi vatandaşlarımızın birikimlerini değerlendirmek, onları Allahu tealanın kesin bir dile haram ettiği “Faiz” belasına bulaştırmamak, kazançlarını ülke Ekonomisine kazandırarak Katma değer sağlamak ve İstihdam yani işsiz insanımıza iş ve aş sağlayabilmek için toplanan birikimlerle çeşitli iş kollarında faaliyet gösteren bir çok fabrika, tesis, otel, maden gibi işletmeler açılmıştır. Bu işletmeler ilk açıldıkları dönemde ufak çaplı işlerde büyük kazançlar sağlıyorlardı ve bu kazançlarından elde ettikleri kâr’ları ortaklarına eşit şekilde dağıtıyorlardı, durum böyle iken hiçbir sorun yoktu ve işler tıkır tıkır ilerliyordu, ancak ne zaman bu işletmeler birleşip “Holding” ismini almaya başladılar ve ülkede kurulu ve Ülke ekonomisinin % 90’ınını elinde tutan kazançlarının büyük bir bölümünü Faiz, Rant, Borsa, Döviz spekülasyonundan kazanan “Holding”lerin dikkatini çekmeye başladılar, Gurbetçilerin birikimleriyle kurulan “Holding”ler Halk arasındaki deyimle “Palazlanmaya” başlayınca yukarıda bahsettiğim birtakım çıkar gruplarının hedefi haline geldiler, ellerinde kukla gibi oynattıkları bir takım kişileri ve medya’yı kullanarak bu işletmeleri sindirme, caydırma, yıldırma, faaliyetlerine girişmişler ve bunda da büyük ölçüde başarılı olmuşlardır. Ayrıca Türk Ticaret Kanununa göre kurulan bu işletmeler yaptıkları iş ve işlemlerde kanunun emrettiği mevzuatı uygulamak zorunda olduklarından direkt veya dolaylı yollardan İslam’ın emirleri dışında hareket etmek zorunda kalacakları aşikardır. Böyle bir ortamda ne kurulan Holding’lere “İslami” denebilir, ne de yapılan işlere “Karz-ı Hasen” denilebilir. İslam devletinde (İslam Hukukunun geçerli olduğu, Örneğin Suudi Arabistan, İran) kurulmayan ve İsviçre Medeni Kanunundan alınan bilgilere göre hazırlanan T.C. Anayasasına göre kurulan Holdinglere “İslami” nitelemesi yapmak olayın kökünden yanlıştır. Ayrıca Bu Holdinglere para yatırıp ortak olan bzaı kişilerin ve bazı yöneticilerinin Muhafazakâr yanının ağırlıklı olması’da Bu Holdinglere “İslami” nitelemesi kazandırmaz. Gelelim Bu Holdinglerin şimdiki durumuna Ben Hac görevini ifa ederken Erkan Ataklı kardeşimiz yine sitemizin ziyaretçi defteri vasıtasıyla şu anda Maliye Bakanlığı ve Sermaye Piyasası Kurulu tarafından inceleme yapılan Holdinglerin ismini vererek “Kendince” Hemşerilerimizi uyararak sanki bu Holding’lerde dolandırıcılık yapılıyormuş gibi bir izlenim oluşmuştur. Yukarıda bahsettiğim bir ortamda yapılan uygulamaların ne kadar Adil olduğu her zaman tartışılır. Ancak burada unutulmaması gereken şudur. Bu Holdinglere para verip “Ortak” olan Gurbetçi hemşerilerimiz para verirken bu paralarla Fabrika, Tesis, Otel, Maden gibi işletmeler kurulması ve bu kurulan işletmelerin “Kar ve Zarar”ına ortak olduklarını bilerek para verdiler. İlk kuruldukları dönemde banka faizlerini Mark bazında % 5-10 olduğu dönemde bu Holdingler % 20-30 yıllık “kar payı” dağıttılar o dönemde kimsenin herhangi bir eleştirisi ve itirazı yoktu, hatta bazı gurbetçilerimiz bu hak ettikleri “Kar Pay”larını nakit olarak almayıp bu işletmelerde bulunan hisse paylarının üzerine ilave ederek daha fazla kazanma yoluna gitmişlerdir. Ancak yukarıda bahsettiğim gibi “diğer Holdinglerin” özellikle “Yeşil Sermaye” yaygarasıyla başlattıkları kampanyalar sonuçlarını kısa sürede göstermiştir. Paniğe kapılan Gurbetçilerimiz “Ortağı” olduğu işletmelerden “Hisse Paylarını” geri alma yoluna gitmişlerdir. Dünyanın hiçbir yerinde olmayan bu uygulamaya hiçbir Holdingin dayanması mümkün değildir, keza aynı şekilde sırf Nakit işlem çalışan Bankalar (örneğin İmar Bankası) bile buna dayanamaz. Çünkü Banka bile aldığı mevduatı bir takım işletmelere kredi olarak verecekki oradan elde ettiği Faiz kârından Hesap sahibine ödeme yapabilecektir. Burada “Faiz”den kaçtığını iddia eden ve “Kar Payı” verdiği için bu Holding’lere para yatırdığını söyleyen Gurbetçilerimizin ne kadar “Samimi” olduklarını gördük. Bu Holdingler aldıkları paralarla Fabrika kurdular, Fabrikaya Makine aldılar, Hammadde aldılar, Bu Hammaddeleri işleyip sattıktan sonra eğer kâr etmişse, kâr’ından Ortaklarına ödeme yapabilecektir. Bizim vatandaşımızın burada anlayamadığı konu şu, Bu Holdinglere para yatıran kişiler bu Holdinglerin asıl sahibi olan “Ortağı” olduğudur. Ortak demek o işletmenin sahibi demektir. Firma Kâr ederse Kâr, Zarar ederse Zarar eder. Burası bir banka değildir, olsaydı zaten “Ortak” değil “Mudi” denirdi. Bu Gurbetçilerimizin yaptıkları şuna benzer, Bazı küçük çocuklar vardır elinde bilyeleri ile oyuna katılır, canı biraz sıkılınca “verin benim bilyelerimi ben oynamıyorum” der. Bu konu aynen böyle sevgili hemşerilerim. Benim canim sıkıldı verin benim paralarımı ben artık “Ortak” değilim dememiz mümkün değil. Örneğin 4 arkadaş birleşip bir araba alsak, sonra ortaklarımızdan biri deseki artık ben ortak olmak istemiyorum benim paramı verin dese ne yaparız, bizim paramız yok sana arabanın 4 tekerini verelim dermiyiz, o zaman arabanın geriye kalan 3/4‘ü bir işe yararmı ?. Sonuç olarak Sevgili hemşerilerim yapmamız gereken ne ? sorusuna verilebilecek cevap nedir, bunun cevabını ben şöyle görüyorum; 1-) Herkes sakin bir şekilde bu holding’leri rahat bırakacak ve bu Holdingler eskiye nazaran daha dürüst olan şu ortamda işlerini yapıp para kazanacaklar ve bu kazançlarında az azda olsa “Ortaklarına” ödeme yapacaklardır. 2-) Gurbetçilerimiz bu Holding’lerin Resmi veya Gayri resmi ortağı olduğundan şu anda yapılabilecek Türk Ticaret Kanununa göre fazla bir şey yok, T.T.K. ‘ya göre Ortak ancak hissesini bir başka kişiye satması durumunda Ortaklıktan ayrılabilir. 3-) Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Bu şekilde yurtdışındaki gurbetçilerimizin birikimleri ile kurulan bu holding’lerin T.T.K.’na göre eksiklerini tamamlaması için çeşitli mevzuatlar yayınlamış olup bu arada T.B.M.M. olayın gerçek boyutunun araştırılması için bir araştırma komisyonu kurmuş olup, yurt içinde ve yurtdışında çalışmalar yapmaktadır. Ayrıca Sermaye piyasası kurulu başkanlığı bu Holdinglerle irtibata geçerek Gayri resmi gözüken Ortaklarının “Resmi” ortak olabilmeleri için gerekli çalışmaları yapmaktadırlar. 4-) Her toplumda olabileceği gibi bu Holding’leri kuran insanların arasında da art niyetlileri çıkmış olabilir. Gurbetçilerimizin yıllardır biriktirdikleri alın terlerinin çeşitli vaatlerle kandırıp elinden alıp, çarçur edilmiş olabilir, bu kişilerle ilgili olarak “Ortak” olan kişiler’in başvurusu sonucu Savcılıklar gerekeni yapmış şu anda yaklaşık 40 kişi hapiste yatarak yaptıklarının cezasını çekmektedirler. 5-) Bir alternatif’te şu var. Sarıyahşi ve civar ilçelerden olupta Aynı Holdinglerde “Hissesi” bulunan hemşerilerimiz Aynı Holding’e ait bir şirketin hisseleri ile değiştirilip, o şirketin elinde bulunan bir fabrikası alınabilir, Bu fabrika alındıktan sonra gerek bulunduğu yerde, gerekse Sarıyahşi’de yeniden kurularak makineleri getirtilip aynı üretime Sarıyahşi’de devam edilebilir. Böylece en azından bölgemizde yeni bir istihdam oluşturulmuş olur. Ayrıca hemşerilerimizin bu holdinglerde belirsizliğe terk edilen paraları değerlendirilmiş olur. Bu şekilde yaparsak Hisselerimizin kontrolüde, fabrikanın kontrolüde elimizde olur. Bu yazımı yazmadan önce Sermaye Piyasası Kurulu ile görüştüğümde böyle bir şeyin olabileceğini söylediler. S.P.K. yetkilileri Gurbetçi hemşerilerimizin ellerinde bulunan bazı evraklara göre “Resmi Ortak” olmadıklarını, Hemşerilerimiz elinde bulunan evrakları ilgili Holding’in Genel Merkezine ibraz etmeleri durumunda Resmi’mi, Gayri Resmi Ortak’mı olduklarını öğrenebileceklerdir. Son olarak hemşerilerimizden isteğim şudur, Bu Holding’ler konusunda burada Ortak durumunda olan kardeşlerimize Manevi destek olsunlar, kolay değil bir insanın yıllarca diş’inden tırnağından artırdığı paralarlarla “Ortak” olduğu işletmenin durumunun belirsizlik arz etmesi bu kişilerde bazı Psikolojik sıkıntılara yol açabilmektedir. Hemşerilerimizin bu konu üzerinde “Yaraya tuz basar” mahiyetindeki konuşmaları bu insanlarda ciddi sorunlar açabilir. Ayrıca bu konuda benim gördüğüm kadarıyla Bu Holding’lerde ortak olanlar değilde, ortak olmayanlar yorum yapmaktadır. Herkes üzerine vazife olan konularda yorum yaparsa Memlekete daha faydalı olur inancındayım, Holdingler konusunda kişiliğimden kaynaklanan sebeplerden dolayı sık sık Gurbetçilerimizle bilgi alışverişi ve sorularına muhatap olmaktayım, yinede Ortak olan Gurbetçilerimize yardımcı olmaya devam edeceğim. Selam ve Dua ile, Allah Yar ve Yardımcınız olsun. |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
KUTSAL YOLCULUK : HACC (09.04.2005) Her Müslüman’ın gönlünde yatan en büyük arzulardan biride Hacca gitmektir. Kutsal topraklara gitmek, Müslümanların kıblesi “Kabe”yi tavaf etmek, iki cihan güneşi peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) efendimizin yaşadığı ortamlarda bulunmak acı çektiği, işkenceye maruz kaldığı yerlerde acısını paylaşmak, sevindiği yerlerde sevincini paylaşmak, islam’ı yaymak için savaştığı yerlerde o anları düşünmek, sadece orada yapılabilecek ibadetleri yapabilmenin sevincini ve şükrünü eda edebilmek. Anadolu’da bir insanı telaşlı ve içi içine sığmayacak bir şekilde birini karşılamaya gidiyorsa on derlerki “ ne bu telaşın Hacı’mı karşılamaya gidiyorsun ?” Aslında bu sorunun içerisinde Sevgi, Özlem, Sevinç olan karmaşık bir duygu yatmaktadır. Çünkü Hacca giden insanının beraberinde getireceği manevi haberler, dünyada ölümden başka her şeye şifa olan zemzem suyu, Arabistan’a has Hurma’nın insanımız için değeri çok fazladır. Aslında bu yazımda Hac anılarımı yazmayı düşündüm ancak pc’nin başına geçince şunu anladım ki Hac’da geçen 35 günümün her dakikası aslında benim için özel anılarla dolu. Gerçekten bazı şeyleri anlatmaya kelimeler yetmiyor, Hac diyince içimde yoğunlaşan duygu yoğunluğundan hemen oyuncağı elinden alınan çocuklar gibi “ağlamaya” başladığımdan bu yazımda Hac anılarımı yazamıyorum belki ileride ! ancak en azından Hacca gitmeyi arzulayan kardeşlerimiz için hac yolculuğundan biraz bahsederek onlara ön bilgiler vermek amacıyla kısaca özetlemek istiyorum. İsteyen kardeşlerimiz için 24 saat telefonla veya e-maille bilgi verebilirim, bu konuda herkesin hizmetinde olduğumu bilmenizi isterim. Ankara havaalanında bizimle aynı şirketle Hacca gidecek hacı “adayları” ile buluştuktan sonra şirketimiz Arabistan da kullanacağımız Hacı kimliklerimizi dağıttı uçuş zamanı gelip gümrükten geçmemiz istendiğinde o ana kadar uğurlamaya gelen akrabalarımız, eş dost, ana,baba ve evlatlarımızda Hacca gideceğimiz için oluşan sevinç bir anda hüzüne dönüştü, kolay değildi anadan, babadan, evlattan ayrılmak gidipte dönememek, dönüpte bulamamak vardı, hayatımda hiç ağlamadığım kadar anama,babama ve yavrularıma sarılıp hıçkıra hıçkıra ağladım. Bilet ve pasaport işlemlerimiz yapıldıktan sonra havaalanının alt katında “İhram” denilen beyaz bezlere büründük, çünkü uçakla giderken “Mikat” bölgesinden geçeceğimiz için Türkiye’de ihram’a girmek zorundayız, İhram diğer adıyla “Kefen” giymenin ve ihramla yaşamanın belli kuralları var. Şirketimizin hoca’sı ihram yasakları hakkında bilgi verdikten sonra öğrendik, İhram’lıyken iç çamaşırı, çorap, ayakkabı giymek, dikişli elbise giymek, başımızı ve ayak’larımızın üstünü örtmek, kavga etmek, ot çiçek koparmak, hayvan öldürmek, kavga etmek, gibi davranışlar yasak. Uçağa bindikten sonra Cidde havaalanına varana kadar “Telbiye” söyledik yani ( Lebbeyk Allahümme Lebbeyk, Lebbeyke la şerike leke Lebbeyk, innel hamde vennimete leke vel mülk, la şerike lek) türkçesi ( Buyur Allahım buyur, Allahım senin ortağın yoktur, hamd sana mahsustur, nimet sendendir, mülk’ün sahibi sensin, hiçbir ortağın yoktur.) Cidde havaalanı dünyanın en büyük hava alanlarından biri, aynı anda binlerce kişinin hiçbir izdihama meydan vermeden planlı bir şekilde Teknolojinin bütün imkanlarını kullanarak en kısa sürede havaalanını terk ettik. 80 kilometre olan Cidde-Mekke arası otobanla bir çırpıda geçti, sabah namazında “Kabe”ye gitmek üzere program yapıldı ve Aziziye mahallesinde bulunan otelimize yerleştik. Sabah namazında Kabe’ye gitmek üzere bizleri ücretsiz olarak götürecek servis için otobüs durağına gittik ancak Kabe’nin içerisinin temizliği yapıldığı için servislerin çalışmadığını öğrendik, sabah namazımızı mahallemizde bulunan cami’de kıldıktan sonra ilk servisle kabeye doğru yola çıktık, kalbimiz heyecandan yerinden çıkacak gibiydi 5 dakikalık bir yolculuktan sonra Kabe’nin dış duvarlarına varmıştık, acaba içeri girince nasıl bir yapı’yla karşılaşacaktık, hep o resimlerde gördüğümüz siyah örtülü kabeyi nasıl bir halde bulacaktık? İçeri girip kabenin yanına vardığımızda Cenabı Allah’ın bir lütfuyla Kabenin “Açık Kapı”sından kabenin içersini görmek nasip oldu. Kabenin köşesinde bulunan ( peygamber efendimizinde öptüğü) “Hacerül evset” taşını selamlayarak başladığımız “Kabe tavaf”ı 7 kere döndükten ( 7 şaft ) sonra tamlayarak kabe’nin avlusu içersinde bulunan “Merve ve Safa” tepeleri arasında 7 kere (4.gidiş – 3 geliş) yaptıktan sonra “ Sa’y” ımızı tamamladıktan sonra en yakın berbere giderek saçımızın 1/4 kadar kısalttırdıktan sonra ihram kıyafetimizi çıkarıp normal elbiselerimizi giydik. Hava alanında ihram giyerek başladığımız ve saçımızın kesilmesiyle sona eren ibadetimizin adı “Umre” dir. Artık kurban bayramı arefe gününe kadar serbest olarak istediğimiz ibadeti ( kaza namazı, tavaf, umre gibi ) yapabiliriz. Kabe’de kılınan vakit namazları başka yerlerde kılınan namazlara göre 100.000 kat daha fazla sevabı olduğundan 5 vakit namazımızı kabede kılmaya gayret ettik. Şirketimiz bizleri rehber hoca eşliğinde ilk önce Bayramın 1.günü şeytan taşlayacağımız alan önceden götürdü ve şeytan taşlarken nasıl hareket etmemiz konusunda bilgi verildiki herhangi bir sıkışmaya sebep olmadan bu ibadetimizi rahatça yapabilelim. Daha sonra Sevr dağında Peygamber efendimiz ile Hz. Ebubekir’in Mekke’den Medineye hicret ederken kaldıkları ve önüne güvercinin yuva yaptığı mağara ( 5.000 metre yükseklikte) ziyaret edildi, oradan Peygamber efendimize ilk vahyin geldiği yani peygamberliğinin haber verildiği Nur (hira) dağı ziyaret edildi. Mekkede ayrıca Peygamber efendimizin evi, Hz. Hatice validemizinde meftun olduğu Cennetül mualla mezarlığı, Hz.Aişe mescidi, cin mescidi, Cirane mescidi, gibi ziyaret yerleri namaz aralarında ziyaret edildi. Arefe gününden bir gün önce Hac ibadetimizi yapmak için Niyet ederek tekrar ihramlarımızı giyip “Mina” denilen bölgede kurulan çadırlarda kaldık, sabahleyin Haccın farzlarından olana “Arafat meydanı”na gittik, burada Hz.Adem babamız ile Hz. Havva validemizin dünyada ilk kez buluştuğu tepe olan “Cebeli Rahme” ziyaret edildi akşama kadar burada kaldıktan sonra gece “Müzdelife” denilen bölgeye geldik, burada şeytan taşlamada kullanacağımız 70 adet taşı yerden topladık, sabaha kadar burada kaldıktan sonra Bayramın 1. günü “ Cemarat” denile bölgeye yürüyüp sadece “Büyük şeytan”ı temsilen yapılan duvara 7 adet taş attık. Buradan otelimize döndük. Kurbanımız kesildikten sonra saçımızı ister ¼ oranında istersek kazıtıp ihramdan çıktık. Daha sonra Hac ibadetinin son bölümü olan kabe’ye giderek “Ziyaret Tavafı”mızı yaptık ve Allah (c.c.) izni ile “HACI” olduk. Bayramın 2.,3. ve 4. günü tekrar tekrar şeytan taşlama bölgesine giderek sırasıyla “Küçük””Orta” ve “Büyük” şeytan’a 7’şer taş atılıp toplamış olduğumuz 70 taşın tamamı ile şeytan taşlama ibadeti tamamlanmış oldu. Ben ayrıca diğer Hacı kardeşlerimden fazla olarak Cidde şehrine gittim. Burada gurbetçi olarak ailesi ile birlikte kalan amcamın oğlu Erol Ekinci’nin evine misafir oldum, daha sonra biraz şehri gezdik “Kızıl Deniz”in sahilinde oturup denizi seyrettik ve tekrar Mekke şehrine döndük. Mekkede yapılacak bütün ibadetleri yaptığımız için artık ayrılma vakti gelmişti şimdi Medine’ye gitme zamanı gelmişti. Medineye 8 saat süren bir otobüs yolculuğu için hazırlanırken Mekke şehrinin çıkışında bulunan kontrol noktasında otobüsümüz durduruldu. Burada Suudi yetkililer otobüsü park alanına alarak şöförün tüm evraklarını, otobüsü teknik olarak ( lastiklerini, farlarını,vs) genel olarak kontrol ettiler. Bizlerede çok sıcak bir şekilde davranarak Suudi Arabistan hükümetinin bizler için hazırlatmış olduğu içerisinde kızarmış tavuk, pilav, meyve suyu, zemzem suyu, pasta, büsküvi, peçete’den misvak’a ( kürdan) kadar hatta çöp poşetinin olduğu kutuları “Ücretsiz” olarak verdiler. Şunu belirtmeden geçemeyeceğim Suudi arabistanda hiçbir insanın aç kalması söz konusu değil devlet 3 öğün sıcak yiyeceklerin olduğu kutuları şehrin değişik noktalarında isteyen herkese ücretsiz olarak dağıtıyor. Yani Arabistana gelipte hiçbir kimsenin aç kalması dolayısıyla hırsızlık veya arsızlık yapması için hiçbir sebep kalmıyor, buna rağmen hala hırsızlık yapanlarada “Şeriat”ın emrettiği en ağır ceza veriliyor. Devletin bu dağıttığı yardım paketlerinden hariç olarak Hayırseverlerinde kamyon-kamyon dağıttıkları çeşitli yiyecek ve içecekler işin cabası.Medineye vardığımızda ise peygamber efendimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)in meftun (yani mezarının) olduğu yere yapılan “Mescid-i Nebevi” adı verile camide 8 gün yani 40 vakit namaz kılmak sünnet ibadet olduğundan namazlarımızı burada kıldık, Bu mescidin içerinde bir bölüm varki peygamber efendimiz bu yerde namaz kılan “Cennet”te namaz kılmış gibidir dediği için bu bölümde namaz kıldık. Nazma aralarında ise medineye has ziyaret yerlerini ziyaret ettik. Bunlar, Sahabilerin büyük çoğunluğunu mezarını bulunduğu Cennetül baki mezarlığı, Uhud savaşının yapıldı meydan ve uhud dağı, hendek savaşını yapıldığı yer, Mescidi Kıblteyn, Kuba mescidi, yedi mescitler, Haz. Ali, Hz. Ömer, Hz. Ebubekir, Hz. Bilal’in evlerin bulunduğu yerlere yapılan Mescitler, Gamame mescidi gibi yerler ziyaret edildi ve burada geçen 8 günden sonra ülkemize döndük. Allahu teala her kese özellikle genç yaşta Hacca gitmeyi, ömründe en az bir kere yapması farz olan bu ibadeti yapmayı nasip etsin. Hacc ibadeti özellikle gençlerin ibadeti olmalı çünkü yukarda sıraladığım bir çok ibadet ve ziyaret yerlerini yaşlı bir insanın tam olarak yapması fiziki durumu itibariyle çok zor oluyor. Hal böyle olunca yaşlı insanların bu ibadetten fazlasıyla faydalanma imkanı olmuyor. Bu yüzden genç kardeşlerimizin ne yapıp edip en kısa zamanda “Hac” ibadetini yapmak için çaba sarf etmelidirler. Bu arada şunuda belirtmeliyim Hac ibadetini yapacak kişide dinimizin sadece aradığı tek bir şey var o da ayette şöyle belirtilmiştir. “Allahın evini ziyaret için bir yol bulabilen her kesin kabeyi ziyaret etmesi ömründe bir kez farzdır” bu kadar açık ve seçik yani, hacca gitmek için ne zengin olmak, ne evli olmak, ne çoluk çocuğu evlendirmek gibi şartı yoktur. Her kim ilk fırsatta gitmezse onun için dinimizde iyi bir son olmayacaktır. Hacda Sarıyahşililer ile ilgili olarak Sarıyahşi’den diğer illerden ve Avrupadan gelen Hacı Hemşehrilerimizi genelde bulundukları otelde ziyaret ettim. Ancak hepsi ile toplu olarak kabe’de bir buluşma tertip etmiştim fakat hacılarımızdan Şemsettin Serin’in babası Nuri serin’in vefat haberi sebebiyle bu toplantıyı yapamadık. Hacda benim görebildiğim Sarıyahşililer şunlardı. Deliömerlerden Cevdet Ekinci ve eşi ( Avusturya) (amca’m) Hacı Murat EKİNCİ |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
MECLİS NOTLARI (25.06.2004) geri dön 21 Haziran salı günü tüm Türkiyeden onlarca ilçeden binlerce insan İlçelerindeki Adliyenin kapatılarak yakın bir ilçeye bağlanması kararının düzeltilmesi talebiyle Türkiye Büyük Millet Meclisine Otobüslerle, Arabalarla gelmişlerdi. Bizlerde Sarıyahşi ilçesinin Adliyesinin kapatılarak yargı faaliyetlerimizin Şereflikoçhisardan yürütülmesi kararının değiştirilmesi için ilçemizden Belediye Başkanımız Ahmet Çelik, Boğazköy Belediye Başkanı Sahir Sarsılmaz, İl genel Meclisi Üyeleri TaşAhmet Tezcan ve Deniz Acar, Yaylak Köy Muhtarı İsmail Koçak, Akp İlçe Başkanı Mahmut Gökçe, Akp Belediye Başkan Adayı Tahir Görkem, Mhp İlçe Başkanı Remzi Bozkurt, Chp İlçe Başkanı Sahir Bozkurt, Eren Mutlu, Hüsamettin Demirel, Erhan Bozkurt, Baki Görkem ve Ben Murat Ekinci olduğu halde Mecliste kulis faaliyetlerinde bulunarak kararın değiştirilmesi için Siyasilerle görüşüldü, |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
SARIYAHŞİ ADLİYESİ (12.06.2004) geri dön Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), iş yoğunluğunun düşük olduğu 136 ilçedeki adli teşkilatı kapatmaya karar verdi(Basın). Diğer 135 ilçede olduğu gibi Sarıyahşi adliyeside iş azlığı sebebiyle ve Ekonomik gerekçelerle kapatıldı. Gönül arzu etmezdi ama oldu, Sarıyahşiden kat kat büyük ilçelerin adliye’ leride kapatıldı. Maalesef ülkemizin ekonomik tablosu çok kötü olduğu için hükümet rantabl ( verimli olmayan) daha doğrusu orada maaş ödediği genel giderleri gelirinin kat kat fazla olan yerlerdeki Adliyeleri kapatarak en yakın büyük ilçelere bağladı, Devlet her adliyede savcı,hakim,Mübaşir, yazı işleri, yardımcı hizmetlilere maaş, genel giderler altında ödediği paraların çokluğu sebebiyle böyle bir karar almaya mecbur kalmıştır. Kurban bayramında ilçemizi ziyaret eden Aksaray Milletvekili Sn Ruhi Açıkgöz Akp İlçe teşkilatını ziyaretinde konuyu o zaman dile getirmiş bende kendilerine Devletin vatandaşına yaptığı hizmette karlılığı gözetemeyeceğini Devletin asli görevinin Eğitim, Sağlık ve Güvenlik olduğunu hatırlatarak Sarıyahşi deki yapılmış hizmetlerin devamının sağlanması için kendilerinin desteğini istemiştik, kendiside ekonomik gerekçelerle bir takım kurum içinde küçülme olabileceğini ancak kapatılma yaşanmaması için ellerinden geleni yapacağını söylemişti. Demekki elinden geleni yaptı ancak sonucu değiştiremedi, Ancak gerek tartışma platformunda gerekse seçim sürecinde bazı hemsehrilerimiz seçimi Akp kazanmaması durumunda Sarıyahşideki hizmetlerin bir kısmını ilçemizden alınacağını söylemişlerdi, bu son olaydan sonra ne kadar haklı çıktıklarını anlatmaya başladıkların görüyoruz. İlçemizde Belediye Başkanlığı seçimini Akp Yani Hükümet partisi kazanamadığı için Hükümet Sarıyahşiyi cezalandırıyor iddiası,
Kaldıki Akp ilçe başkanlığının da töhmet altında bırakmaktadırlar, Adliyenin kapatılması ile ilgili olarak Akp ilçe başkanlığı sanki hiçbir şey yapmamış gibi ithamlarda bulunulmaktadır, Akp ilçe başkanı Mahmut Gökçenin bu konuda elinden geleni yaptığını, Ancak kararın Hükümetin Genel bir kararı olduğunu, Sadece Sarıyahşiye veya kendilerine oy vermeyen birkaç ilçeye karşı yapılmış lokal bir uygulama olmadığından bir sonuç alınamadığını düşünüyorum, kaldıki bu konu herhangi bir partinin ve kuruluşun sorunu değil sarıyahşinin sorunudur, bu konuda herkesin elinden geleni yapacağından eminim. Ayrıca bizimle beraber ilçe olan Ağaçören ve Evren içinde aynı uygulama yapılmış Oylarını Akp’ye verdiği için onlara ayrıcalık yapılmamış, ve birilerinin söylediği gibi bizide onalara bağlamamışlardır. Bu üç ilçede eskiden kasaba olduğu dönemde olduğu gibi yine mahkeme için Şereflikoçhisara gidecekler, Sarıyahşinin burada en avantajlı durumu ise Ağaçören ve Evren’in tam ortasında olması ve Merkez Nüfusu bu iki ilçeden daha büyük olması sebebiyle yeni çıkacak mahalli idareler yasasında bir düzenleme yapılırsa Sarıyahşinin adliyesi tekrar açılabilir ve bu iki ilçe Adli yönden Sarıyahşiye bağlanabilirler, bizim yapmamız gereken bundan sonra elimizdeki mevcut hizmetlerin gitmemesi için tüm partiler birleşerek Siyasi olarak kulis faaliyetlerinde bulunmak olmalıdır, Sonuç olarak şunlar söylenebilir Sarıyahşi Adliyesinin kapanması tamamen İş azlığı ve Ekonomik sebeplerdendir, Hükümet bu kararı almak için mutlaka çok düşünmüş ancak uygulamaya mecbur kalmıştır, yoksa hiçbir hükümet intikam almaz ve bu tip kararlar iktidar partisini çok yaralar, tüm bunlar ortadayken Adliyenin kapatılmasını bir takım kısır siyasi oyun olduğu iddiası abesle iştigaldir. |
||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
ALMANCI – YERLİ (22.05.04) geri dön Tartisma formundaki Almanci tartismasi bir Sariyahsili ve insan olarak beni cok rahatsiz etti. Kimdir bu Almancilar, nereden gelmislerdir, nereye gitmektedirler, soylari, dinleri, irk'lari nedir, amaclari nedir, ne yapmak istiyorlar. Ben su ana kadar yapilan tartismalardan cok vahim sonuclar cikardim, Neyin tartismasini kiminle ne icin yapiyoruz ? Ben anlamis degilim, Bir yabanci insan bu tartismalarda adi gecen almanci'lari kafasindan söyle geciriyordur. Almancilar barbar, dagda yasayan, yilda bir kez sehire inen, o sehiri talan eden, bütün dükkanlari ve isyerlerini yagmalayan, yikmadik kural ve tabu birakmayan, ona buna saldiran bir topluluk olarak görür. Yapmayin kardeslerim bu kadar cok atmayin hepimiz din kardesiyiz, akrabayiz, Birisi carsida bir almanciyi kavga ederken görünce sorgusuz sualsiz, hakli haksiz gözetmeden kafayi gömüyor, bir digeri ilceyi sahipleniyor, bir digeri elinden gelse Almancilari ilceye sokmayacak, Oldu olacak silahlanip ilce girisine mevzilenip gelen Almancilari Roket ve Agir Makineli tüfeklerle yok edelim, Yapmayin kardeslerim daha önce söyledigim gibi hepimiz kardes ve akrabayiz bir grup insanlar bir takim zorunluluklardan dolayi Gurbete cikmis olmasinda kinanacak bir durum yok, aksine muhanete muhtac olmayip, kendi ayaklari üzerinde durmak icin Kafir'in, Hiristiyan'in agiz kokusunu cekiyorlar, buda kinanilacak degil onur duyulacak bir davranistir. Her toplulukta yanlis insanlar olabilir, bulundugu kültür'den etkilenebilir, Gurbetcilerimiz 24 saat icinde yasadigi Alman kültüründen etkilendiginin alti cizilirken Sariyahside yasayan Genc kizlarimiz ve Erkeklerimizin hangi kültürlerden etkilendigi dogrusu merak konusu, Bu Gurbetcileri elestiren kardeslerimiz Sariyahsinin durumunu hicmi görmüyorlar yoksa kafalarini kumami gömüyorlar ? Bizim yapmamiz gereken bu yanlisi yapanlara kafayi gömmek degil onlarin elinden nasil tutabiliriz olmalidir. Bizler eger Turklugumuz ve Muslumanligimiz tam ise eksik oldugunu gördugumuz kisilerin bu eksikligini gidermek icin bir seyler yapmak bizim görevimiz degil mi? Bu insanlar en azindan yilda bir kez Sariyahsiye geliyorlar 7.-8.inci aylarda en azindan bir kac tane kültürel faaliyet yapiliyormu, hayir! O zaman insanlari elestirmek yerine yapici bir takim etkinliklerde bulunmak gerekir, burada öncelikle Belediyeye, daha sonra sivil toplum kuruluslarina görevler düsmekte, benim bu konu ile ilgili kafamda degisik kültürel ve dini faaliyet projeleri var bunlari hayata gecirmek icin her iste olugu gibi maddiyata dayanmaktadir. İnsallah bir gün gerceklestiririz. Burada sözlerime son veririken Bu Almanci (Gurbetci) tartismasinin cok anlamsiz ve gereksiz oldugu kanaatiyle bu tartismanin burada son bulmasini siz katilimcilardan istirham ediyorum. Hepimnizi Akli selime davet ediyorum, bir tartisma yaparken attiginizin tasin ürküttügünüz kurbagaya degmesi gerektigini unutmayin. Hepiniz Allah(c.c.) emanet olun. |
Secim sonrasi (01.05.04) geri dön |
|
|
|
Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı vefat etti ve cenazesi defnedildi. Rahmetli Sabancı Kayseride doğmuş, Adanada büyümüş İstanbul’da hayatini devam ettirmiştir. Ama hiçbir zaman doğduğu ve büyüdüğü yerleri unutmamıştır. En büyük yatırımları buradadır. Kendi deyimiyle “Bu topraklardan aldığını yine bu topraklara vermiştir.” Sabancı ve onun gibileri Milyar Dolar servetlerine rağmen hiç bir zaman şımarmamış, hiçbir insani maddi veya manevi durumundan dolayı küçümsememiş, gayet mütevazı ve sade yaşamıştır. İnsan olmanın verdiği şerefle hayatları son bulmuş, ancak eserleri ve yatırımları devam etmekte ve hayırla yad edilmektedir. Ben’de hayat boyu bu felsefeyi kendime ilke edinmiş biri olarak ilçemize ne yapabiliriz, karınca misali hedefe ulaşamasak ta yolunda ölebilirmiyiz diye düşünürken “hani derler ya oduncunun gözü Orman’da olurmuş” çok değerli Kamuran Çelik ağabeyimin Webmaster’liğini yaptığı Sarıyahşi internet siteleri ile tesadüfen tanıştım. siteleri şöyle bir inceledikten sonra bir e-mail’le Kamuran ağabey ile tanıştım ve kendi kendime dedimki “ Bu siteler vesilesiyle tüm dünyadaki Sarıyahşililer ile bağlantı kurulabilir ve ilçemiz için fikirler üreten, kafa yoran insanlar için bir köprü olabilir” . ve bugün gelinen noktada şunu görüyorum ki Kamuran ağabey’in maddi ve manevi özverileriyle kurduğu bu siteler bunu sağladı. Bundan sonra’da daha aktif olarak hayatımızda yer alacaktır. Bu düşünceyle Kamuran ağabey bazı ilçe halkından kimselerden gerek ilçemizde, gerekse yurtiçi ve dışında meydana gelen olaylar ile ilgili değişik bakış açıları olan kişilerden olayları kendilerince yorumlaya bilecekleri birer köşe yapmış, bazı arkadaşlarımız Haftalık bazıları Onbeş günlük bazıları ise Aylık olarak bu köşe yazılarını yazacaklarmış. Böyle bir organizasyonda banada bir köşe layık gördüğü için Kamuran ağabey’e çok teşekkür ederim, Bende karşılaştığımız olaylar, güncel meseleler, ortak fikirler üzerinde kendi bakış açımla siz Sarıyahşili hemşerilerimi bilgilendirmeye çalışacağım. İnşallah diğer köşe yazarlarının fikirleriyle Sariyahşimiz için değişik projeler üretir ve uygulama koyarız. Cümleten Allah (c.c.)’a Emanet Olun. |